Beşiktaş dün gece çok etkileyici bir birinci yarı sergiledi. Yardımlaşmalı kadro presi, yüksek tempo, dikine ataklar… Ve de konum zenginliği… Direğe takılanlar, kaçanlar ve iki gol…
Hücum teşebbüslerinin odak noktası dayanılmaz sprintleri ve adam eksiltmeleri ile N’Koudou idi…
İkinci devreye Beşiktaş yeniden tıpkı hırs ve baskı ile başladı. Üçüncü golü buldu. Lakin 70’ten sonra sakinlik devrine girdi.
Bilhassa öndeki forvetler çok yoruldu. Ancak Valerien İsmael’den bir atak gelmedi.
Sonuçta Beşiktaş son kısımda kalesinde tehlikeler atlattı lakin tekrar de farkı 3’e çıkarmayı başardı.
Dün birçok olumlu manzara vardı. Öncelikle üç orta saha da bitmeyen bir tempo ile 90 dakika koştular.
Salih harikaya yakın bir performans sergiledi. Muleka dün gece kornerden çok hoş bir baş golü attı.
Ama geçen Beşiktaş yazımda da belirttiğim üzere Muleka’nın özellikleri Beşiktaş’ın oyun yapısına uygun olmadığından Kasımpaşa’daki ortamı bulamıyor.
Gelelim Valerien İsmael’in bana nazaran çok değerli bir yanlışına: ‘Futbolcunun psikolojisini düzgün ölçmek lazım.
Takım işi bitirmişken, bitime1 dakika kala Cenk Tosun’u oyuna almak onun onurunu zedeler.’
Karagümrük geçen dönemin çok uzağında. Beşiktaş’ın temposunun düştüğü ana kadar hiçbir şey yapamadılar.
Sonra göründüler ancak yetersiz kaldı. İki maçta 8 gol yediler.
Dün gece kalesinde gördükleri toplam gol sayısı 11’e çıkabilirdi.
Yine erken başlayan hakem baskısında Arda Kardeşler çok başarılı bir idare gösterdi.